MUFİD
Çıkar ve menfaat
anlamını veren “fâ'ide” kelimesinin kök fiilinden alınma bir kelimedir.
Hadis Usulü ilminde
hadiscilerin lakablarından birine denilmiştir. Muhaddis üzerinde bir mertebeye
delâlet eder. Üçüncü hicri asırda bazı hadiscilerce kullanılmaya başlanmıştır.
Ancak sonraları diğer bazı lakabların ortaya çıkışı ile fazlaca kullanılan bir
lakab olmaktan çıkmıştır.
Manası açıklanırken
söylenenlere bakılırsa el-Mufid muhaddisin bütün şartlarını kendisinde toplamış
olan hadis alimidir. (Bk.
Muhaddis). Daha çok hafız derecesine
yükselmiş bir alimin hadis meclislerinde hazır olan talebelere işitmediklerini
ulaştırmak, anlamadıkları yerleri anlatmak suretiyle faydalı olan kişidir. Bu
da onun âli ve nazil, bedel, musâfaha, muvâkat ve ilel konularında yeterli
bilgi sahibi olmasiyle mümkün olur.
Kaynaklarda el-Mufid
lakabiyle anılan hadiscilere misal olarak, Muhammed b. Ya'kûb; İbrahim b.
Evreme; Abdullah b. Muhammed b. Naciye; Ca'fer b. Muhammed en-Nisâbûri
(Ca'ferek); Ahmed b. Amr b. Câbir et-Tahnân; Hafs b. Umer el-Erdebili; Muhammed
b. Ya'kûb b. Yûsuf el-Ma'kıli (el-Esam); Muhammed b. Abdullah eş-Şâfi'i
(el-Bezzâr); Umer b. Ca'fer b. Abdullah el-Verrâk ve Şehrdâr b. Şireveyh
ed-Deylemi gibi isimler verilmiştir.
Bunlardan Muhammed b.
Ya'kûb yalancılıkla itham edilmiş bir ravidir. Şehrdâr b. Şireveyh ise orta
derecede bir hadiscidir. Diğerleri de Hadis ilimlerinde yüksek derecelere
çıkabilmiş değillerdir. Buna göre denilebilir ki el-Mufid, bazılarınca daha
ziyade Hadis ilminde yükselmiş alimlere yardımcı olan kişilere verilmiş bir
lakabdır. Bunun yanında bütün hadiscilerin üzerinde birleşerek kullandıkları
bir lakab değildir.